la casa de papel

netflixin ispanyol (suç temalı) dizisi.i̇zleyecek dizi bulamayanlara tavsiye ederim. ortalamanın üstü bir dizi olmuş.

son dönemde izlediğim en güzel dizilerden --- spoiler --- berlin sen nası bi kralsın ya canını yediğim ruh hastası --- spoiler ---

my life is going on intro fragman

yakında başlamayı düşündüğüm dizi. aranızda i̇zleyenler varsa tavsiye eder misiniz, etmez misiniz?

i̇zlediğim en güzel dizi sanırım. 3 günde bitirdim. 2 sezondan oluşuyor, ilk sezonu 13, ikinci sezonu 6 bölüm. i̇zlerken kendimden geçtim, ben de oradaymış gibi hissettim. özdeşleşmeyi çok iyi sağlamış, senaristi alnından öpmek isterim tabi oyuncuları da. müthiş bir dizi.

sadece ilk bölümünü bitirdim ilk izlenimim tokyo ne lan öyle ölüyü diriltir

başlamakla başlamamak arasında kaldım. varsa başka tavsiyelere de açığım.

3. bölümdeyim şu an. her şey güzel gidiyordu bok yoluna gidiyor amk izleyesim gelmiyor ya.

i̇zle baba izle tek geçerim son zamanların diziyim diye yayınlananları halt etmiş güzel dizi aç köpekler gibi bekliyorum yeni sezon gelsin diye

muazzam dizi. iki günde 5 bölüm izledim ki huyum değildir :d ayrıca soygunların ustasıyım profesörün hastasıyım ;)

dün başlayıp bugün sezonu bitirdim ikinci sezon fennaa olaylar olacak demedi demeyin

sikicem kasasını da papelini de tivitirda ottan boktan mizah kasam tayfasının yeni yemeği olan dizi. yeter ulan bu diziyle ilgili espri üretmeyen ya da retivitlemeyen insanları dövmüyorlar allah aşkına izleyen çıksın yeter.

dizi bittikten sonraki düştüğüm boşluk lysden sonraki boşlukla aynı

saglam dizi, kurgusu dikkat çekici ve seni kendine bağımlı yapıyor. i̇ki günde 16 bölüm izledim, son zamanlarda beni en çok bağlayan şey. sevdiğim insanlara öneriyorum, herkes izlemese de olur. çabuk yaa herkes bilmesinciler gelmeden. abiggg sadece bizeeeg kalsiggn.

game of thrones dan sonra izlediğim dünyanın en güzel dizisi gerçi ikisinin alanları çok farklı o yüzden kendi alanında dünyanın en güzel dizisi aşkım berlin<3

güzel bir i̇spanyol dizisidir. dizideki abartılı yanları, mantık hatalarını ve çoğu zaman sıkıcılığını görmezden gelirsek, bana göre başarılı bir sistem eleştirisiydi. dizide kullanılan dali maskeleri ve kırmızı tulumlar da tamamen bilinçli tercihler yani. dali bütün ahlak kurallarına, doğru yanlış dayatmalarına karşı çıkan bir ressam. öte yandan çokça kullanılan ciao bella parçası da öyle... dizide verilen bilgilere göre avrupa merkez bankası 2011’de 171 milyon euroyu, 2012'de 185 milyon euroyu 2013'te de 145 milyon euroyu bankalara darphaneden doğruca nakit akışı adı altında dağıtmış. bu şekilde olunca yasal oluyor da neden halk yapınca hırsızlık oluyor mantığına oturtup güzel bir şekilde işlemişler konuyu. bu adamlar da en başından itibaren kimseyi öldürmeme, yaşam hakkını elinden almama üstüne plan yapıyorlar. kimseden de çalmıyorlar sonuç olarak. ama konu para olunca devlet savunma olarak öldürme odaklı hareket ediyor. devamının geleceğini sanmıyorum çünkü anlatmak istenileni anlatıp vermek istedikleri mesajı vermişler. güzel yani boş zamanınızda izleyebileceğiniz bir dizi.

bu dizideki karakterlerin isimleri neden başkent?

ve dizi biter. 2 günümü aldı diyebilirim. 2 sezon hatta 1.5 diyelim 2. sezon 6 bölümdü. izleyin izlettirin. --- spoiler --- bu dizi çok büyük mesajlar veriyor. öncelikle dali maskeleri sıradan bir seçim değil. dali toplum ahlakına ve genel geçer adetlerine aykırı yaşamayı adet edinmiş dahi bir ressamdır. hiç bir şekilde toplumdan gelen dayatmaları ve doğru yanlış ahlak kurallarını kabul etmemiştir. maskeler bu aykırılığı temsil ediyor. kırmızı tulumlar sosyalizmi (komünizmi) temsil ediyor. giyenler sosyalist yoldaşlar ve mücadele veriyorlar. darphane ve polisler kapitalizmi temsil ediyor. kapitalizmde para her şeyi belirler. ahlakı bile para belirler. yani birileri paraya saldırdığında o kişiler kötü ilan edilir. i̇şte para saldırıyorlar. paraya saldırınca silahlı ve görüntülü mekanizmalarıyla kapitalizm saldıranlara savaş açıyor. profesör bilimsel bakış açısını ve hesapçılığı sembolize ediyor. sonuçta bilimsel düşünmek ve hesap yapmak her türlü sorunu yeniyor. ama aşka yenik düşüyor. uzun zamandır böyle anlamlı bir sosyalizm teması görmedim. üstelik dizide salvador dali’nin taktiği kullanılmış. siz olayları izliyorsunuz sanıyorsunuz ama her izlediğiniz şeyin derin bir anlamı ve mesajı var. berlin’in ölüm sahnesindeki birlikte direneceğiz sözü ve kadınını yanına alıp onla el ele mücadele etmesi de bir çeşit sosyalist mücadele geleneği. zaten dizinin teması olan ciao bella şarkısı da sosyalizmin sembolüdür. muhteşem bir yapıt. sadece film ve senaryo olarak değil. felsefe olarak da muhteşem bir yapıt. kapitalist sisteme müthiş bir tokat var. yani korkarım ki üçüncü sezonu olmayacak. bu diziyi böyle tasarlayanlar kimse mesaj vermek istemişler ve mesajı verip kapatmışlar konuyu. para için diziyi devam ettireceklerine imkan vermiyorum. --- spoiler --- professör kadar zeki, berlin kadar deli dolu ve cesur olmak dileyiğle diyip kapatalım bu diziyi de izlediğim en muheteşem 2. diziydi böylelikle baş sıraya oturdu. diğeri ise '' da vinci demons ''...

tokyo'yu bir türlü sevemiyorum berlin bile daha sıcak geliyor

genelde dizileri izleten heyecanlı olmasıdır ama ben hiçbir diziyi izlerken bu kadar heyecanlanmadım. bazı sahnelerde gerçekten kalbimin duracağını hissettim. diziyi tek kelimeyle anlatmak gerekirse kusursuzdu. müzikler, oyunculuklar, kurgu, senaryo, bölüm sayısı her şeyiyle mükemmeldi. berlin’e aşık olmamak elde değil. o nasıl bir karizma <3 --- spoiler --- en çok heyecanlandığım sahne kesinlikle rehinelerin kapıyı patlatıp kaçtıktan sonraki çatışma sahnesiydi. o kadar dizi izlerim ama izlediğim en en en heyecanlı sahneydi --- spoiler ---

türk dizilerinin senaryolarının sağdan soldan aşırma olduğunu görüp tepki gösterenler bu diziyi ağız açık izleyip en iyiler listesine sokuyorlar. dizinin senaryosu "inside man" filmiyle cok benzer geldi. "i̇çerde" dizisi, ne kadar "köstebek" filmine benziyorsa bu dizi de o kadar "inside man" filmine benziyor. kendi yaptıklarımızı ne kadar gereksiz eleştirdiğimizin kanıtıdır

insanın soygun yapası geliyor

az önce bitirdiğim dizidir. muazzamdı. uzun süredir hiçbir diziyi böyle heyecanlı izlemedim.

i̇lk sezonunu bitirdikten sonra çav bella'nın müptelası olduğum dizidir.

herkesin izlediği diziyi yine izlemeyerek farkındalığımı ortaya koydum, sosyal alemde bir patlıyor izleyen izleyene. özgün olun, vikings izleyin o daha güzel.

ilk bölümlerde tokyoyu seviyodum ancak berlin reisin sonradan acilmasiyla birlikte en iyi ve muhtesem karakterin berlin olduguna kanaat getirdim finalde ise tamamen berlin reisin askerleriyiz durumuna gectim

her yerde bu dizi, izlemeden her seyi öğrendim izlememe gerek yok artık

herkesin izlediği seyi izlememe huyumla birlikte arkadaşlarıma sıkıldım bu dizinin konusunu kapat dememe raģmen kapatmayarak tek tek anlattiklari icin izlemeden bitirdigim tek dizi suan

an itibariyle 1. sezonun finalini yapmış bulunmaktayım. yalnız bugüne kadar izlediğim diziler içinde en iyisi diyebilirim gönül rahatlığıyla. senaryosu ve olay akışı tek kelime ile muazzam. sıkıldığım tek bir sahne hatırlamıyorum. seks sahneleri abartılmamış. arada 2-3 mantık hatası yakaladım ama onlar da artık nazar boncuğu olsun. yalnız diziyi izleyen dişi bireyler adına ben üzülüyorum. berlin ve profesör'ün ses tonları beni bile ıslattıysa, onları... allison parker rolünü oynayan maria pedraza biraz daha büyü seni gelin olarak kavak'a götüreceğim yiğidim. hem de at üstünde. vee son olarak ağır faşist olan bana bile çok dokunaklı geldi çav bella detayı. muazzam yav muazzam. hemen bitmesin diye günde en fazla 2 bölüm izliyorum. sindire sindire.

Kyk'nın çekmeyen internetinden dolayı sabahın köründe kalkıp izlediğim muhteşem dizi. çevirmen gibi çevirmen

dizinin çıkış tarihi ispanyanın ve avrupanın çalkantılı siyasi durumlarına denk gelmesi ile her sahne de bir gönderme aratıyor insana. --- spoiler --- herkes berlin karakterini sosyalist düzen vs vs üzerinden incelemiş. fakat berlin karakteri bana hitler ı anımsattı. adından ziyade karakterin dizide ki gelişimi ve çöküşü hitler ı anımsattı . dikta yapısı narsist ve egoist olması sonunda da sevdiği kadınla "intihar " etmesi. ve adı da berlin olunca ona bir gönderme olabilir diye düşündüm. --- spoiler ---

bitirdim. neden bitirdim? ben şimdi ne yapacağım? hayatımda izlediğim en iyi dizinin bu kadar kısa sürmesi allah’tan reva mı? yetkililer bir el atın. --- spoiler --- berlin’in ölüm sahnesinde ağlamayan da gitsin gıda, tarım ve hayvancılık bakanlığı’ndan hayvanlık belgesi alsın. sultangazili olmasam hüngür hüngür ağlayacaktım. --- spoiler --- izlemeyen varsa hemen izlemesini tavsiye ediyorum. siktir edin popüler kültüre olan yapmacık düşmanlığınızı. açık ara şu an dizi dünyasının en iyi dizisi.

bir soygun üzerinde yeterince uzun düşünürsen o soygunu asla yapamazsın. çok hoşuma gitti bu cümle.genele uyarlarsak gerçekten öyle. bir plan yapıyoruz ve bu plan üzerinde ne kadar çok düşünürsek o planı uygulama olasılığımız azalıyor. hiçbir şey mükemmel değildir.her şeyin kötü gidebilme ihtimali vardır değil mi? işte biz belli bir süre sonra en kötü ihtimalleri hesaplıyoruz.sonunda buna değmeyeceğine karar veriyoruz ve vazgeçiyoruz.diğerinden de vazgeçelim, bunda da bir kusur var bu da olmaz... buna bir isim de koymuşuz ayrıca. "kararsızlık" peki ne yapmalıyız bu konuda? bence çok fazla düşünmemeliyiz.sadece o an ne gerekiyorsa onu yapmalıyız.sadece şimdiyi kontrol edebilirsiniz.o halde şimdiye odaklanmalıyız. mesela ders çalışma üzerinden bir örnek vereyim. ders çalışırken bazen durup "ulan ne olacak böyle çalışıyoruz ama bölümü bitirince atanabilecek miyim? atama puanları da yükseldi ya uff" dememeliyiz.çünkü bu anı bozmaktan başka hiçbir şey yapmıyor.ders çalışma isteği kaçıyor falan. başka bir çözüm yolun yoksa mecburen bu planı takip edeceksin ne yapalım.hem böyle daha mutlu olursun.valla bak edit:ulan dizi hakkında yazacaktım nerelere gitti konu

güzel bir i̇spanyol dizisi, izlenebilir ve keyif verir. ama çok daha iyi diziler varken nasıl bu kadar popüler oldu anlamıyorum.

--- spoiler --- az önce düşünüyordum da, neden kimse moskov'un ölümü için tokyo'yu suçlamıyor? halbuki salaklık edip profesör aramadı diye gereksiz yere gerilmese, sonra dışarı yollanınca içeri motorla girmek gibi bi artislik yapmasa moskov ölmezdi. ulan zaten ne olduysa canım profesörü dinlemediler diye oldu. gerek kendi aralarında ilişkiler gerek, gereksiz gerilimler.. --- spoiler ---

la casa de papel'i bu kadar çok sevme nedenim verdiği politik mesajı gözümün içine sokmamasıydı. kapitalizm eleştirisi böyle yapılır ve bu kadar kısa ve öz tutulur işte. savaş propagandası gibi yapılmaz. işte bu yüzden son yılların en iyi dizisi. house of cards gibi politik diziyim diye bağırmıyor. holiganca yapılmamış, ince detaylarla ve entellektüel göndermelerle bezetilmiş. i̇nsanın sosyal adalet duygusuna dokunurken onun dini duygularını yok saymamış, hor görmemiş. bu gibi yönleriyle çok değerli. ve bu şekilde kapitalizm eleştirisi yaparken para için üçüncü sezonun çekilmemesi yapılması gereken tek şeydi. aksi takdirde taşıdığı mesajlarla fazlasıyla çelişen bir yapım olacaktı. gönlümüze taht kurdu. emeği geçenlerin ellerine sağlık der, bu gibi harika yeni projeler için beklentilerimizi sunarız.

6. bölümündeyim. aşırı tembel olduğum için dizi izlemeyi seven biri değilim. bölüm bölüm takip etmeye üşenmişimdir hep ama bu dizi üşenilmeyecek kadar mükemmel. sonraki bölümü gerçekten merak ettiriyor, sıkılmayıp, olaylar karşısında "vay be" dedirtiyor.

scofield ve da vinciyle birlikte en zeki dizi karakteri adayım profesör. mantık hataları olsada kurgusu gerçekten iyi. ütopik bir düşünceyi gerçek dünyaya uyarladığınız zaman ancak bu kadar iyi olabilirdi. mantık hataları var evet ama izlerken onları görmezden gelmelisiniz. çünkü o kadar dikkatli izleyince büyüsü kaçıyor. arkanıza yaslayın ve şaşırmaktan çekinmeden izleyin. dizinin alt metinlerinde sosyalizme, direnişe başkaldırıya gönderiler ince ince işlenmiş. dali maskeleri, kırmızı tulumlar, kimseden çalmadan, kimsenin canını yakmadan kapitalizme bir başkaldırı olarak darphaneyi soymak... kapitalist düzenin kendi zenginlerine yaptığı kıyaklara gönderme yapmak. ama tüm bunların yanında insan faktörü, aşk ve sevgi... her ne kadar profesör ve berlin bu felsefenin önderi, kahramanı ve öncüsü olsa da, çok daha basit bir gerçeği yüzümüze çarpmak istemiş. belki bazı mantık hataları bu yüzden var dizide. mavcut düzene başkaldırıp isyan edenlerin, aslında sadece aşkları için neleri göze alabildikleri. sevdikleri için nelerden vazgeçip nelere karşı çıkabilecekleri. politik bir film değil bu. herhangi bir düşüncesinin siyasi fikrin de propagandasını yapmıyor. günümüzde varolan salt gerçekliği sunuyor. müfettiş kadının komadan çıkan, kendisini karşılıksız seven adamın yatağı başında söylediği sözler; 'kim iyi, kim kötü belli değil!' bugün yaşadığımız dünyayı tek cümleyle özetliyor. gri puslu bir hava sarmış her yerimizi. neye inanacağımız kime güvenceğimizi bilmiyoruz. tarihin en boktan dönemine denk geldiğimizi öyle naif bir şekilde söylüyor ki bize. dizi de bir çok alt metin ve gönderme var. bunlara dikkat etmeye başlarsanız mantık hatalarını da görüyorsunuz. ikisini aynı anda sürdürmek zor. ama yine de bir kaç ipucu verebilirim. profesörün origami takıntısı sanki prison break dizisine bir selam göndermek gibi. tokyo karakteri japonların ikinci dünya savaşında herşeylerini kaybettikten sonra yeniden ayağa kalkmaları gibi, bunu o saçma gelebilecek motorsiklet sahnesinde görebiliyorsunuz. helsinki ve oslo karakterleri biri eşcinsel, özgürlüğün ve tarafsızlığın simgesi diğeri kökenine bağlı ve her zaman güçlü. en beklemediği anda darbeyi alıp yıkılan. denver amerikan rüyası, annesini hiç tanımamış, babası tarafından büyütülmüş. babası tarafından aldatılmış. ama babasını sevmekten vazgeçmeyen. tüm geçmişini yoksayıp amerikan vatandaşı olduktan sonra ülkesi için çalışıp düzenin parçası olanlara bir gönderme... nairobi, tek isteği amacına ulaşmak, tek isteği hayatta kalmak olan afrika halkına bir gönderme ve berlin... empati yeteneğinden yoksun bir psikopat olark tanımlanırken, bu yoksunluk bir makina mükemmelliğinde nasıl kullanılır, disipline edilir, odaklanılır. alman teknolojisine yapılan gönderme... almanlar bizi kıskanıyor yoooo yeee demek kolay. onların bizi kıskanmaktan daha önemli işleri var ama aramızda kalsın tabi. sonra kızmasınlar bize. neyse izleyin derim. tuhaf ilişkilerin bize normalmiş gibi dayatıldığı saçma sapan diziler yerine, abartıla abartıla suyu çıkarılmış, karakterleri aziz ilan edilmiş şişirme kahramanlık hikayleri yerine bir kaç saatiniz ayırıp bu diziyi izleyin. politik göndermeler dışında aşk hikayelerini de bulacaksınız, ihaneti de... abartı da var basitlikte. mantık hatalarını farkedebildiğiniz zaman zeki olduğunuzu anlayacaksınız. farketmezseniz de sorun değil. bir zeka testi değil bu dizi. yapmak istediği de bu değil. stockholm karakterinin sözlerine dikkat edin. kırksekiz saatte aşık olabiliyorsak, bir kaç dakika içinde evlenebiliriz diyor. bir kaç saat sonra boşanırız. günümüz ilişkilerine yapılan en sağlam gönderme... belki dinlediniz belki dinlemediniz ama, bella ciao... kapitalist düzen karşısında tek başımayız. ya dişlilerden biri olacağız, ya da bu şarkının dizeleri dudaklarımızın arasında ezilip gideceğiz...

bu dizisi izleyen herkes potansiyel soyguncudur. hele ki bu dizi izleyip öven kişileri polisimize ihbar etmek her vatansever babayiğidin boynunun borcudur.

bu dizi sayesinde öğrendiğim yabancı kelimeler: papel:kağıt puta:orospu mierda:bok(joker küfür her yerde kullanılıyor) colonel:albay inspectora: dedektif obrigade: teşekkürler

bitirmeme 1 bölüm kaldı. durdurdum, izlemeye kıyamıyorum. bittikten sonraki boşluk hissine dayanamam. nairobi bebeyimsin.

2. sezon 6 bölüm. dizi final mi yaptı şimdi? --- spoiler --- tokyo, rio, denver bunlara noldu amk. --- spoiler ---

bir yerde okuduğuma göre aslında izlediğimiz bölümler (2 sezon 13+ 6 bölüm) tek bir sezona ait ancak netflix bölüp iki sezon gibi göstermiş bu yüzden yine okuduğum kadarıyla mayıs aylarında asıl ikinci sezonu çıkacakmış.

eksilenmeyi göze alarak yazıyorum. dizi, film kültürü olmayan insanların inanılmaz şekilde sisirdiklerini düşünüyorum. tamam izlenebilecek bir dizi. i̇nanılmaz yorumlara kanıp izledim ortalama bir dizi. sabaha kadar da tartısırım benim gibi düşünmeyen arkadaşlarla. berlin ve profesör karakteri dışında hiçbir çekiciliği yok

storylerden takip ettiğim dizi.galiba her karakterin ismi şehir ismiymiş.

i̇stanbul yok mu bu dizide?

pedro alonso nun canlandırdığı berlin karakterini yakalayan türklerin sohbeti. bu

tokyo ve berlin fanı olarak ikiye ayrılmış millet. oysaki ben harika bir çift olabileceklerini düşünüyorum. not: rio eşittir küçük emrah.

başlıyoruz arkadaşlar. gelen var mı? bu plan tutar